4- Allah'ın Nebii Hud
1. İbn Abbas
- - (-)
24606 (1)- İbn Abbas der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hac esnasında Usfan vadisine
geldiği vakit: ''Ey Ebu Bekr! Bu ne vadisidir?'' diye sordu. Ebu Bekr:
"Usfan vadisidir" cevabını verince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) şu karşılığı verdi: ''Hud ve Salih, gemleri liften yapılmış kırmızı
genç develere binmiş olarak, aba ve yünden kaftan giymiş halde, hac için
Kabe'ye doğru telbiye getirerek bu vadiden geçmişlerdi. ''
[Hasen]
2. Hans b. Hassan
- - (-)
24607 (1)- Haris b.
Hassan der ki: Zebede denilen yerde Temim oğullarından tek başına olan yaşlı
bir kadına rastladım. Bize: "Nereye gidiyorsunuz?" diye sorunca:
"Resulullah'a gidiyoruz" dedim. Bunun üzerine: "Beni de sizinle
birlikte bindirip götürün. Zira onda bir ihtiyacım vardır" dedi. Mescid'e
girdiğimde orası insanlarla dolu idi. Orada dalgalanan siyalı bir sancak vardı.
"Bugün bu insanlara ne olmaktadır?" diye sorduğumda: "Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), Amr İbnu'l-As'ı, bir yere gönderecektir (onun
hazırlığı var)" dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e:
"Ey Allah'ın Resulü! Dehna denilen yeri bizimle Temim oğulları arasında
sınır kılsan. Bir zamanlar orası bizim idi" dedim. Bunun üzerine yaşlı
kadın hiddetlenerek: "Ey Allah'ın Resulü! Senin Mudarlı oluşun ne
olacak?" dedi. Ben de: "Ey Allah'ın Resulü! Onu bindirip getirdim,
ama bana hasım olduğunu bilmiyordum. İlk kişinin (Ad kavminin elçisinin) dediği
gibi olmaktan Allah'a sığınırım" dedim. Bunun üzerine Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''İlk kişi ne demiş ki?'' buyurunca, ben de şu
karşılığı verdim: "Bunu en iyi bilene denk geldin." -Sellam ekledi:
"Bu ahmak biridir ki Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Bunu en iyi bilene denk geldin" demektedir. - Ancak Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) konuyu bildiği halde kendisine: ''Söyle bakalım ne
diyeceksin?'' buyurdu. "Ad kavmi Kayl adında birini elçi olarak gönderdi.
Bu adam Muaviye b. Bekr'e misafir olup bir ay boyunca yanında kaldı. Bekr onu
ağırladı, içki içirdi ve iki kadın şarkıcı çağırıp şarkı söylettirdi. Daha
sonra Kayl, Muhre dağına doğru yola düştü. Bu dağa geldiğinde: "Allahım!
Bir esir için fidye veya bir hasta için şifa istemek üzere gelmedim. Kuluna
daha önce gönderdiğin yağmuru şimdi de gönder. Aynı şekilde Muaviye b. Bekr'e
de yağmur gönder" diye dua etti. Bekr'e bu duası da ona bir ay boyunca
içirdiği içkiye teşekkür mahiyetindeydi. Bunun üzerine birkaç siyah bulut
çıkarıldı ve ona: ''Kavurucu ve küle dönüştürücü olarak onu al! Ad kavminden
geriye kimseyi bırakma'' denildi."
Ebu Vail: "Bana
anlatıldığına göre Ad kavminin üzerine sadece yüzük kalınlığında bir rüzgar
gönderildi" dedi.
[Hasen]
Diğer tahric: Tirmizi
(3325-9) ve İbn Mace (2816) rivayet ettiler
24608 (2)- Haris b.
Yezid el-Bekri anlatıyor: Ala b. el-Hadramiyi, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'e şikayet etmek için yola çıktım. Rebeze denilen yerde Temim
oğullarından tek başına olan yaşlı bir kadına rastladım. Bana: "Ey
Allah'ın kulu! Resulullah'ta (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir ihtiyacım
vardır. Beni de yanında götür" dedi. Bunun üzerine onu bindirip Medine'ye
geldim. Mescid insanlarla dolu idi. Orada dalgalanan siyah bir sancak vardı.
Bilal kılıcını kuşanmış bir vaziyette Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in önünde duruyordu. "Bu insanlara ne oluyor?" diye
sorduğumda: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Amr İbnu'l-As'ı,
bir yere gönderecektir (onun hazırlığı var)" dediler. Bunun üzerine ben de
orada oturdum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yerine veya eşyalarının
yanına girince yanına girmek için izin istedim. Bana izin verdi ve içeri girip
selam verdim. Bana: ''Sizinle Temim oğulları arasında bir şey mi var?'' diye
sorunca: "Evet, orası son olarak bizim idi. Yolda Temim oğullarından tek
başına olan yaşlı bir kadına rastladım. Kendisini sana getirmemi istedi. Ben de
onu getirdim, kapıda beklemektedir" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) kendisine izin verince kadın içeri girdi. Ben: "Ey Allah'ın
Resulü!" Dehna denilen yeri bizimle Temim oğulları arasında sınır
kılsan" dedim. Bunun üzerine yaşlı kadın hiddetlenerek doğruldu ve:
"Ey Allah'ın
Resulü! Senin Mudarlı oluşun ne olacak?" dedi. Ben de şu karşılığı verdim:
"Benim durumum kendini kesim için hazırlayan keçi gibi oldu. Onu bindirip
getirdim, ama bana hasım olduğunu bilmiyordum. Ad kavminin elçisi gibi olmaktan
Allah'a sığınırım" dedim. -Ravi der ki:
"Ancak Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) konuyu kendisinden daha iyi bildiği halde ona:
''Ad kavminin elçisi de kimmiş?'' diye sordu.- "Ad kavmi büyük bir
kuraklığa maruz kalınca çare bulması için kendisine Kayl denilen birini elçi
olarak gönderdiler. Bu adam yolda Muaviye b. Bekr'in yanında misafir oldu ve
bir ay boyunca yanında kaldı. Bekr onu ağırladı, içki içirdi ve kendilerine
Ceredetan denilen iki kadın şarkıcı çağırıp şarkı söylettirdi. Bir ay geçtikten
sonra Tihame dağına doğru yola düştü. Bu dağa geldiğinde: "Allahım! Bir
hastalığıma şifa istemek üzere veya bir esirin fidyesi için gelmedim. Allahım!
Ad kavmine daha önce gönderdiğin yağmuru şimdi de gönder. Bunun üzerine
kendisine birkaç bulut çıkarıldı ve: "Bunlardan birini seç" denildi.
Adam bulutların içinden siyah olanı seçince: "Kavurucu ve küle dönüştürücü
olarak onu al ve Ad kavminden geriye kimseyi bırakma" denildi. Bana
anlatıldığına göre Ad kavminin üzerine sadece şu yüzüğüm kalınlığında bir
rüzgar gönderildi ve helak oldular."
Ebu Vail der ki: Kadın
ve adam kendilerinden bir elçi gönderdiği zaman ona: "Ad elçisi gibi
olma" derdi.
[Hasen]